ELEŞTİRİ ÜZERİNE
Çağımız bilgi çağıdır. Bilgi de sorgulamayı gerektirir. Sorgulamanın püf noktası da eleştiridir.
Descartes der ki: “düşünüyorum öyleyse varım”, eleştiri düşünme kapsamındadır, dolayısıyla var olmanın koşullarından biri de eleştirmektir diyebiliriz. Eleştiri sadece yermek değildir, övmekte eleştirinin bir parçasıdır, burada önemli olan eleştirinin niteliğidir, seviyesidir. Eleştiri, kötü niyetli olmamalı, karalamak için yapılmamalı, eleştiri bir anlam ifade etmeli.
Eleştiren kişi eleştirdiği konuyu iyi bilmeli. “Kafadan atmamalı”. Eleştiri dezenfarmasyonu önler, yanlış bilgilerin yayılmasını engeller, insanlarda konu hakkında soru işareti oluşturur.
Eleştiri, sırf ele alınan konunun olumlu veya olumsuz yönlerini masaya yatırmak değildir, çözümü de beraberinde getirmektir, ilerleme ve gelişmektir, yol göstermektir. Gerçi bazen eleştirinin haklılığı hemen görünmeyebilir, sürece de yayılabilir, fakat ila ki bir gün doğru olup olmadığı ilaki ortaya çıkacaktır.
Sonuç olarak eleştiri, doğru yaklaşıldığında ve yapıcı bir niyetle dile getirildiğinde, bireysel ve toplumsal gelişim için vazgeçilmez bir araçtır. Ancak, saygısız, önyargılı ve kişisel saldırıya dönüşen eleştiriler ise yıkıcı etkilere sahip olabilir. Bu nedenle, eleştiri yaparken amacımızın yapım mı yıkım mı olduğunu sorgulamak ve her zaman yapıcı olmayı hedeflemek önemlidir. Unutmamalıyız ki en değerli eleştiri, bizi daha doğruya taşıyan ve yeni bakış açısı sunandır.
Hele de eleştiren kişi eleştiriyi, kendi adına ve çıkarına değil de, toplum için yapıyorsa dikkate alınmalı ve eleştirilen konu araştırılmalı ve bu konuda çözüm üretilmeli.
Eleştiriyi hazm etmek erdemliktir.
Günlük yaşamımızda karşılaşıyoruz, eleştirilme taraftarıyız, fakat söz konusu kendimiz olduğunda hemen o eleştirinin altında bir bit yeniği arıyoruz, eleştiren kişiyi aforoz ediyoruz. Bundan dolayı eleştiriyi kabullenme şeklimiz eleştiriyi yapan kişiye göre değişebiliyor. Eleştiren kişi bendense kısmi tahammül edilebilinir, değilse düşman ilan edilir.
Kuşkusuz eleştiren kişi de duyarlı olmalı, öyle, yersiz ve gereksiz bir şekilde, alt yapısı olmayan bir eleştiriyi gerçekmiş gibi öne sunmamalı.
Aşağıda ki anekdotu biliriz:
“Bir kişi bir resim sergisini dolaşır, büyükçe bir şövalye tablosunun önünde uzun süre durur, tabloyu yakından ciddi ciddi seyreder, bu kişiyi fark eden ressam kişinin yanına gelir ve sorar, “resim de beğenmediğin bir şey mi var”, evet der, çizmede ki eksiklikleri gösterir, “ressam ne iş yapıyorsun” diye sorar, “çizmeciyim der”, bunun üzerine ressam boyalarını alır gelir, çizmecinin söylediği şekil de resmi düzeltir, ondan sonra çizmeci tablonun başka yerlerinde de eksiklik tespit etmek ister, işte burada dur “Çizmeyi aşma” der ressam,
Görüldüğü gibi eleştiride çizmeyi aşmamak gerekiyor.
Eleştirilen konular da, şüpheler olabilir, şüpheleri sorgulamak, herkesin sorumluluğundadır.