ÖNCELİĞİMİZ GÜNÜMÜZÜ AŞMALI, GELECEĞE YÖNLENMELİ
Didim hem bir tatil destinasyonudur, hem de bir yerleşim merkezidir. Şehirleşmiştir. Şehirleşme ile birlikte bazı sorunları beraberinde getirmesi doğal olanıdır.
Park sorunu. Bu sorun her tarafta, gelişmiş, gelişmemiş ülkelerde var. Bir yerleşim kentinde nüfus ve araç sayısına göre park yerleri oluşturulur, nüfus ve araç sayısı artıkça, şehir büyüdükçe park yeri ihtiyacında artış olur. Bu tespit normal seyrinde büyüyen yerler için geçerlidir. Didim ve benzeri turizm destinasyonlarda ise durum tamamı ile farklı, tatil dönemlerinde, yüksek sezon olarak nitelendirdiğimiz Temmuz, Ağustos aylarında söz konusu yerlerde nüfus ve araç sayısı, şehrin normal nüfusun ve motorlu araç sayısının 5-10 katına çıkar ve park yeri sıkıntısı kendisini bariz bir şekilde gösterebilir. Tatil bölgelerinde olabilecek sıkıntıyı yaşamamak için, mümkün oldukça özel araçlar kullanmaktan kaçınmalıyız, oralara dinlenmeye gidiliyor, günlük yaşamın stresinden kurtulmaya gidiliyor, ruhlar tazeleniyor, tatil bölgeleri sakin olmalı, yayaların hareketleri kısıtlanmamalı. Bundan dolayı da tatil destinasyonların da araç sayısı mümkün oldukça az olmalı.
Didim, İzmir 9 Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümü tarafından tescillenmiş bir sağlık kentidir, bir çok hastalığa ilaç gibi gelen havası ve ter temiz bir denizi var, 14 mavi bayrağı mevcut, sağlıklı havasından dolayı yurt içinde ve dışında tercih edilen bir tatil beldemizdir.
Didim’in sağlıklı havasını korumamız gerekiyor.
Hava kirliliğini oluşturan kaynaklardan biri araç egzozlarından çıkan zararlı emisyonlardır. Diğeri ise motorlu ayak izi. Didim, sağlıklı bir yaşam kentidir diyoruz, o zaman emisyona, ayak izine dikkat etmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir kentin, akıllı kentin, sürdürülebilir turizmin olmazlarında biri de motorlu araç sayısını kontrol altına almak, motorsuz araçları ön plana çıkarmaktır.
Park yerlerimiz çok konuşulur. Sıkıntılar da her zaman dile getirilir, fakat bizim yapmamız gereken, kente karşı olan sorumluluğumuz konuşulmaz. Sıkıntıları zaman zaman üstlenmek, sıkıntılara çözüm üretmek görevimiz olmalı. Bir tespit: insanlar gidecekleri yerlere en yakın yerde aracını park etmek ister, isteyebilir, fakat bu mümkün değilse, birazcık yürümeği göze almalı, dış ülkelerde, büyük şehirler de bu oluyor, orada oluyor ise Didim de de olmalı. Hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz, sahile 1 km uzaklıkta, şehir merkezine, yani bankaların, işletmelerin yoğun olduğu bölgelere en fazla 500 metre uzaklıkta boş park yerleri caddelerde, sokaklarda var (hem de ücretsiz), oralarda park etmekten kaçınırız ve şikayet ederiz, çünkü gideceğimiz yerin 10 metre uzaklığında, hatta kapının önünde aracımızı park edememişik.
Önceliğimizi tespit etmeliyiz.
Önceliğimiz günümüzü aşmalı, geleceğe yönlenmeli. Hele turistik bir bölge, turizme hizmet eden bir bölge kesinlikle geleceği hesap ederek adım atmalı.
Gelecek turizmi her şeyden evvel toplu taşımayı önümüze koyuyor, o zaman toplu taşımayı teşvik etmeliyiz.
Gelecek turizmi bize raylı sistemi gösteriyor ve bir gün gelecektir ki belirli nüfus sayısını aşan bir kentte raylı sistem yok ise, turist oraya gitmeyecek, raylı sistemi ön plana çıkarmamız gerekiyor.
Gelecek turizmi, akıllı bir şehre, insanların zamanlarını geçirecek, değerlendirecek yerlere ihtiyaç duyuyor, o zaman park bahçe, sosyal, kültürel yerleri ön plana çıkarmamız gerekiyor.
Gelecek turizmi akıllı park yerleri istiyor.