NCDT
İşeri
Didim Seyahat
Hikmet Atilla
Köşe Yazarı
Hikmet Atilla
 

ÖNCELİĞİMİZ GÜNÜMÜZÜ AŞMALI, GELECEĞE YÖNLENMELİ

ÖNCELİĞİMİZ GÜNÜMÜZÜ AŞMALI, GELECEĞE YÖNLENMELİ   Didim hem bir tatil destinasyonudur, hem de bir yerleşim merkezidir. Şehirleşmiştir. Şehirleşme ile birlikte bazı sorunları  beraberinde getirmesi doğal olanıdır.   Park sorunu. Bu sorun her tarafta, gelişmiş, gelişmemiş ülkelerde var. Bir yerleşim kentinde nüfus ve araç sayısına göre park yerleri oluşturulur, nüfus ve araç sayısı artıkça, şehir büyüdükçe park yeri ihtiyacında artış olur. Bu tespit normal seyrinde büyüyen yerler için geçerlidir.  Didim ve benzeri turizm destinasyonlarda ise durum tamamı ile  farklı,  tatil dönemlerinde, yüksek sezon olarak nitelendirdiğimiz Temmuz, Ağustos aylarında söz konusu yerlerde nüfus ve araç sayısı,  şehrin normal nüfusun ve motorlu araç sayısının  5-10 katına çıkar ve park yeri sıkıntısı kendisini bariz bir şekilde gösterebilir. Tatil bölgelerinde olabilecek sıkıntıyı yaşamamak için,  mümkün oldukça özel araçlar kullanmaktan kaçınmalıyız,  oralara  dinlenmeye gidiliyor, günlük yaşamın stresinden kurtulmaya gidiliyor, ruhlar tazeleniyor, tatil bölgeleri sakin olmalı, yayaların hareketleri kısıtlanmamalı.  Bundan dolayı da tatil destinasyonların da araç sayısı mümkün oldukça az olmalı.    Didim, İzmir 9 Eylül  Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümü tarafından tescillenmiş bir  sağlık  kentidir, bir çok hastalığa ilaç gibi gelen havası ve ter temiz bir denizi var, 14 mavi bayrağı mevcut, sağlıklı havasından dolayı  yurt içinde  ve  dışında tercih edilen bir tatil beldemizdir. Didim’in sağlıklı havasını korumamız gerekiyor. Hava kirliliğini oluşturan kaynaklardan biri araç egzozlarından çıkan zararlı emisyonlardır.  Diğeri ise motorlu  ayak izi. Didim, sağlıklı bir yaşam kentidir diyoruz, o zaman  emisyona, ayak izine dikkat etmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir kentin, akıllı kentin, sürdürülebilir turizmin olmazlarında biri de motorlu araç sayısını kontrol altına almak, motorsuz araçları ön plana çıkarmaktır. Park yerlerimiz çok konuşulur. Sıkıntılar da her zaman dile getirilir, fakat bizim yapmamız gereken, kente karşı olan sorumluluğumuz konuşulmaz. Sıkıntıları zaman zaman üstlenmek, sıkıntılara çözüm üretmek görevimiz olmalı. Bir tespit: insanlar gidecekleri yerlere en yakın yerde aracını park etmek ister, isteyebilir, fakat bu mümkün değilse, birazcık yürümeği göze almalı, dış ülkelerde, büyük şehirler de bu oluyor, orada oluyor ise  Didim de de olmalı. Hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz, sahile 1 km uzaklıkta, şehir merkezine, yani bankaların, işletmelerin yoğun olduğu bölgelere  en fazla 500 metre uzaklıkta boş park yerleri caddelerde, sokaklarda  var (hem de ücretsiz), oralarda park etmekten kaçınırız ve şikayet ederiz, çünkü gideceğimiz yerin 10 metre uzaklığında, hatta kapının önünde aracımızı park edememişik.   Önceliğimizi tespit etmeliyiz. Önceliğimiz günümüzü aşmalı, geleceğe yönlenmeli. Hele turistik bir bölge, turizme hizmet eden bir bölge kesinlikle geleceği hesap ederek adım atmalı. Gelecek turizmi her şeyden evvel toplu taşımayı önümüze koyuyor, o zaman toplu taşımayı teşvik etmeliyiz. Gelecek turizmi bize raylı sistemi gösteriyor ve bir gün gelecektir ki belirli nüfus sayısını aşan bir kentte raylı sistem yok ise, turist oraya gitmeyecek, raylı sistemi ön plana çıkarmamız gerekiyor. Gelecek turizmi, akıllı bir şehre, insanların zamanlarını geçirecek, değerlendirecek yerlere ihtiyaç duyuyor, o zaman park bahçe, sosyal, kültürel yerleri ön plana çıkarmamız gerekiyor. Gelecek turizmi akıllı park yerleri istiyor.
Ekleme Tarihi: 04 Temmuz 2025 -Cuma

ÖNCELİĞİMİZ GÜNÜMÜZÜ AŞMALI, GELECEĞE YÖNLENMELİ

ÖNCELİĞİMİZ GÜNÜMÜZÜ AŞMALI, GELECEĞE YÖNLENMELİ

 

Didim hem bir tatil destinasyonudur, hem de bir yerleşim merkezidir. Şehirleşmiştir. Şehirleşme ile birlikte bazı sorunları  beraberinde getirmesi doğal olanıdır.  

Park sorunu. Bu sorun her tarafta, gelişmiş, gelişmemiş ülkelerde var. Bir yerleşim kentinde nüfus ve araç sayısına göre park yerleri oluşturulur, nüfus ve araç sayısı artıkça, şehir büyüdükçe park yeri ihtiyacında artış olur. Bu tespit normal seyrinde büyüyen yerler için geçerlidir.  Didim ve benzeri turizm destinasyonlarda ise durum tamamı ile  farklı,  tatil dönemlerinde, yüksek sezon olarak nitelendirdiğimiz Temmuz, Ağustos aylarında söz konusu yerlerde nüfus ve araç sayısı,  şehrin normal nüfusun ve motorlu araç sayısının  5-10 katına çıkar ve park yeri sıkıntısı kendisini bariz bir şekilde gösterebilir. Tatil bölgelerinde olabilecek sıkıntıyı yaşamamak için,  mümkün oldukça özel araçlar kullanmaktan kaçınmalıyız,  oralara  dinlenmeye gidiliyor, günlük yaşamın stresinden kurtulmaya gidiliyor, ruhlar tazeleniyor, tatil bölgeleri sakin olmalı, yayaların hareketleri kısıtlanmamalı.  Bundan dolayı da tatil destinasyonların da araç sayısı mümkün oldukça az olmalı.   

Didim, İzmir 9 Eylül  Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümü tarafından tescillenmiş bir  sağlık  kentidir, bir çok hastalığa ilaç gibi gelen havası ve ter temiz bir denizi var, 14 mavi bayrağı mevcut, sağlıklı havasından dolayı  yurt içinde  ve  dışında tercih edilen bir tatil beldemizdir.

Didim’in sağlıklı havasını korumamız gerekiyor.

Hava kirliliğini oluşturan kaynaklardan biri araç egzozlarından çıkan zararlı emisyonlardır.  Diğeri ise motorlu  ayak izi. Didim, sağlıklı bir yaşam kentidir diyoruz, o zaman  emisyona, ayak izine dikkat etmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir kentin, akıllı kentin, sürdürülebilir turizmin olmazlarında biri de motorlu araç sayısını kontrol altına almak, motorsuz araçları ön plana çıkarmaktır.

Park yerlerimiz çok konuşulur. Sıkıntılar da her zaman dile getirilir, fakat bizim yapmamız gereken, kente karşı olan sorumluluğumuz konuşulmaz. Sıkıntıları zaman zaman üstlenmek, sıkıntılara çözüm üretmek görevimiz olmalı. Bir tespit: insanlar gidecekleri yerlere en yakın yerde aracını park etmek ister, isteyebilir, fakat bu mümkün değilse, birazcık yürümeği göze almalı, dış ülkelerde, büyük şehirler de bu oluyor, orada oluyor ise  Didim de de olmalı. Hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz, sahile 1 km uzaklıkta, şehir merkezine, yani bankaların, işletmelerin yoğun olduğu bölgelere  en fazla 500 metre uzaklıkta boş park yerleri caddelerde, sokaklarda  var (hem de ücretsiz), oralarda park etmekten kaçınırız ve şikayet ederiz, çünkü gideceğimiz yerin 10 metre uzaklığında, hatta kapının önünde aracımızı park edememişik.  

Önceliğimizi tespit etmeliyiz.

Önceliğimiz günümüzü aşmalı, geleceğe yönlenmeli. Hele turistik bir bölge, turizme hizmet eden bir bölge kesinlikle geleceği hesap ederek adım atmalı.

Gelecek turizmi her şeyden evvel toplu taşımayı önümüze koyuyor, o zaman toplu taşımayı teşvik etmeliyiz.

Gelecek turizmi bize raylı sistemi gösteriyor ve bir gün gelecektir ki belirli nüfus sayısını aşan bir kentte raylı sistem yok ise, turist oraya gitmeyecek, raylı sistemi ön plana çıkarmamız gerekiyor.

Gelecek turizmi, akıllı bir şehre, insanların zamanlarını geçirecek, değerlendirecek yerlere ihtiyaç duyuyor, o zaman park bahçe, sosyal, kültürel yerleri ön plana çıkarmamız gerekiyor.

Gelecek turizmi akıllı park yerleri istiyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve huraydingazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.