DİDİMDE MİLETOS FELSEFE GÜNLERİ ETKİNLİĞİ BAŞLADI
DİDİMDE MİLETOS FELSEFE GÜNLERİ ETKİNLİĞİ BAŞLADI
Evrenin başlangıcını, ilkesini -yani arkhesini (ἀρχή) sorgulayan, “oluş”u sorgulayan, varlığın ve insanın kökeni sorunu üzerinde düşünen, Felsefenin, bilimsel felsefenin, ontolojinin, felsefi antropolonin başlangıcı olarak kabul edilen, Thales, Anaksimandros, Anaksimenes gibi önemli düşünürlerin ve pekçok kimi diğer düşünürün yaşadığı bir coğrafyada, böyle bir buluşmada olmanın mutluluğunu derinden hissetmekteyiz.
DİDİMDE MİLETOS FELSEFE GÜNLERİ ETKİNLİĞİ BAŞLADI
Didim Belediyesinin düzenlemiş olduğu Miletos Felsefe Günleri, Didim’in tarihi mekanlarından biri olan Şapel’de başladı.
Etkinliğin ilk gününe Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay, ADÜ Felsefe bölümü hocalarından Prf.Dr. Nazile Kalaycı, Prf.Dr. Cemal Güzel, Prf.Dr. Saffet Babür, Prf.Dr. Harun Tepe, Prf.Dr. Betül Çotuksöken, Doç Dr. Alper Blgehan Yarımcı, Dr. Nuran Direk, Prf.Dr. Cengiz İskender Özkan, Doç.Dr. Aysun Gür. CHP li bazı Meclis Üyeleri, Kent Konseyi Başkanı Osman Ayyıldız, Turizmci Hikmet Atila ve Didim’liler katıldı.
ADÜ Felsefe Bölüm Başkan Prof. Dr. Berfin Kart Tepe 27-28 haziran tarihlerinde devam edecek olan Miletos Felsefe Günleri etkinliğinin açılış konuşmasını yaptı.
Kart Tepe; “Sayın başkanım, değerli hocalarım ve sevgili katılımcılar, Didim Belediyesinin desteği, Türkiye Felsefe Kurumu’nun ve Adnan Menderes Üniversitesi Felsefe Bölümünün katkılarıyla bu yıl ilk defa Didim’de, Miletos Felsefe Günlerini, felsefenin doğduğu bu coğrafyada, başlatabilmiş olmanın heyecanı ve mutluluğunu yaşamaktayız. Felsefenin ilk izlerini bulduğumuz, bu zengin coğrafyada böyle bir etkinlikte, bu mutluluğu ve heyecanı bizimle paylaşmak üzere bugün burada bulunan tüm konuklarımıza ADÜ Felsefe Bölümü adına hoşgeldiniz demek isterim.
Evrenin başlangıcını, ilkesini -yani arkhesini (ἀρχή) sorgulayan, “oluş”u sorgulayan, varlığın ve insanın kökeni sorunu üzerinde düşünen, Felsefenin, bilimsel felsefenin, ontolojinin, felsefi antropolonin başlangıcı olarak kabul edilen, Thales, Anaksimandros, Anaksimenes gibi önemli düşünürlerin ve pekçok kimi diğer düşünürün yaşadığı bir coğrafyada, böyle bir buluşmada olmanın mutluluğunu derinden hissetmekteyiz.
Miletoslu filozoflar olarak bilinen Thales, Anaksimenes ve Anaksimandros’un ilk maddeye ilişkin sorularına yanıt aradıkları, felsefe tarihinin ilk düşünürlerinin yetiştiği bu coğrafyada yaşamanın ayrıcalıklarının farkındalığını oluşturmak adına bugün burada Didyma’dayız.
“Presokratikler” ya da “doğa filozofları” olarak da bilinen Miletoslu filozoflar, canla başla kendilerini verdikleri ilk ve temel sorun olan arkhe (ἀρχή) sorunuyla: Dünyanın asıl temel maddesi nedir? (Kranz, 1994: 27) sorusuyla- bakışları dünyanın meydana gelişine, oluşuna Miletos’ta çevirmişlerdir. İlk olarak, bu sorgulamayla, Miletoslu filozoflarda karşılaşılmıştır. “Evrenin arkhesi ya da ilk maddesi (ilkesi) nedir?” sorusu üzerine düşünen Miletoslu filozoflar “İnsan nedir?” sorusuna doğrudan metinlerinde bir cevap vermeseler de, Sofistlerden önce insanın ne olduğuna ilişkin ilk sorgulamanın izlerine de rastladığımız Anaksimandros ve Anaksimenes’de gibi Miletoslu filozofların metinleridir.
Böylesi bir coğrafyada, felsefenin yeni bir ivme kazanmasına, insan yaşamına ve dünya sorunlarına felsefi bakışla bakmaya bir davettir Miletos Felsefe Günleri…Bu davet Felsefe gibi bir disiplinin Antikçağdan günümüze Miletos gibi bir Antik Şehrin yanı başında önemini ve kendisine duyulan ihtiyacı görebilmeyi amaçlamaktadır. Heyecanını derinden hissettiğimiz bu buluşmayla, Felsefenin temel soru ve sorunlarına insanın, evrenin ve yaşamın ne olduğu, nasıl oluştuğuna yanıt verirken, felsefi bilgiye yaşamlarımızda neden ihtiyaç duyduğumuzu sorgulamak, özellikle günümüzde bu bilgiyle ne yapabileceğimizi görebilmek amaçlanmaktadır.
Felsefe sadece dünyanın dört bir yanından gelen geleneklerden beslenen bin yıllık bir bilim olmayıp, dünyanın ve yaşamın sorunlarını sorgulamaya, daha yaşanabilir bir dünya inşa etmeye bizi yönlendiren de bir disiplin olarak düşünüldüğünde Niçin Felsefenin, felsefeyle birlikte Arkeolojinin, Tarihin bilgisine ihtiyacımız var? Sorusuna yanıtı da yine bu ve bundan sonraki buluşmalarda bulabileceğimizi düşünmekteyiz.
Bugün tüm dünyanın gözü önünde yaşananlar, dünyamızın kusurlarını, krizlerini gözler önüne sermekteyken Felsefeye, dünyayı sadece şu anki şekliyle, olabileceği ya da olması gerektiği şekilleriyle de sorgulamaya ve tasavvur etmeye yarayan, yaşayan bir düşünce olarak ihtiyaç duyduğumuz aşikardır. Hukuk, tıp, arkeoloji, tarih, matematik, sosyoloji, antropoloji gibi disiplinlerin temelini oluşturan bir disiplin olarak Felsefe, Yaşananlardan hareketle bize göstermektedir ki, daha iyi bir dünya inşa etmek ve barış idealine doğru ilerlemek için felsefi bir yaklaşım benimsememiz, dünyamızın kusurlarını, krizlerin yarattığı karmaşanın da ötesinde sorgulamamız önemlidir. Bu sebeple, felsefe başta olmak üzere pek çok temel bilimin doğduğu bu coğrafyada, Miletos’ta da, düşünürlerin bize neyi neden söyledikleri üzerine düşünmek ve günümüzde ne söylenebilirden ziyade ne yapmak gerekir üzerinde yeniden düşünmek gerekmektedir.
Bu sebeple, Miletos’ta Felsefeyi yeniden canlandırmak, felsefeverlerle buluşturmak, Miletos’tan bugüne, Düşüncenin Kıyısından Zamanın Ötesine felsefi sorunları pek çok temel disiplinle birlikte ele alabilmek şansını bu buluşmayla yakaladığımızı düşünmekteyiz.
13 yıllık ADÜ Felsefede teorik ve pratik pek çok soru ve sorun üzerine düşünürken, her zaman aklımın bir köşesinde “Miletos’da Felsefenin, yaşamın, insanın soru ve sorunlarını nasıl yeniden konuşabiliriz?” “Nasıl konuşabiliriz?” sorusunun yanıtını Didim Belediye Başkanımız sayın Hatice GENÇAY ile bulabildik. Felsefeyi felseverlerle, arkeolojiyle, tarihle yeniden buluşturabilmek adına Miletos Felsefe Günleri ile atılan bu adımda ilk andan bugüne kadar gönülden desteklerini esirgemeyen ve bunu gönülden desteği bizlere hissettiren Didim Belediyesi Başkanımız sayın Hatice GENÇAY’a teşekkürlerimizi, Felsefe Bölümü ve felsefeseverler adına sunmak isterim. Her zaman varlığıyla desteğini esirgemeyen Türkiye Felsefe Kurumu’na ve hocamız, Hocaların hocası Prof.Dr.Ioanna Kuçuradi’ye sonsuz teşekkürlerimi minnetle sunmak isterim. Miletos’ta ilk defa düzenlenecek olan böyle bir etkinlikte yine yalnız bırakmayan, bizleri kırmayan ve varlığıyla destek olan değerli hocalarıma, Prof.Dr.Nazile KALAYCI, Prof.Dr. Cemal GÜZEL, Prof.Dr.Saffet BABÜR’e, Prof.Dr.Harun TEPE’ye, Prof.Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN’e, Doç.Dr.Alper Bilgehan Yardımcı’ya, Türkiye’de Çocuklar İçin Felsefenin ilk ve en önemli ismi sevgili Nuran DİREK hocama, bugün burada oldukları çok teşekkür ederim. Ve Felsefe ile Arkeolojinin birlikteliğinde desteklerini esirgemeyen, Tralleis’te de felsefe yapmanın olanağını bize sunan kazı başkanımız ve ADÜ Arkeoloji bölümü öğretim üyemiz değerli Prof.Dr. Murat ÇEKİLMEZ ile bu toplantının gerçekleşebilmesinde ilk adımı atmama vesile olan ve desteğini esirmeden, gönülden hissettiren ADÜ Tarih bölümünün değerli hocası Prof.Dr.Hüseyin ÜRETEN’E yürekten teşekkürlerimi sunmak isterim. Bugün burada bizimle bulunan ADÜ Felsefe bölümünün kıymetli hocalarına Prof.Dr.Cengiz İskender Özkan ve Doç.Dr.Aysun Gür’e teşekkürlerimi sunarken işin mutfağına dönmek ve ilk andan bugüne dek titiz, özverili, heyecanlı ve özenli tavrı ve çalışmalarıyla bu toplantıda emeği geçen sevgili Derya KAMACI başta olmak üzere, Aslı KIRAY’a ve eli değen tüm Didim Belediyesi Personeli ile Felsefede mutfaktan hiç çıkmayan, elim kolum olan, nazımı çeken işini en iyi yapmaya çabalayan sevgili öğrencim Yaprak ERÇİN’e ve Yunus BALABAN’a sonsuz teşekkürler. Miletos Felsefe Günleri ne hoş geldiniz” ifadelerini kullandı.
Daha sonra Konuklara hoş geldiniz diyerek konuşmasını yapan Belediye Başkanı Hatice Gençay;
“Sayın konuklar; Farkında olmasak da Türkiye’de yaşayanlar olarak çok şanslı insanlarız. Çünkü 10’dan daha fazla büyük uygarlığa ev sahipliği yapmış topraklarda yaşıyoruz.
Didim güzel denizi ve kumu ile gözde bir turizm kentidir. Yalnız Didim’e ziyarete gelen birçok konuğumuz buranın tarihi ve kültürel mirasını ne yazık ki bilmeden, görmeden buradan ayrılıyor. Bunda yıllardır bu konuda gerekli çalışmalar yapılmamasının eksikliği vardır elbette ama Apollon Tapınağının, çevresindeki eğlence mekanlarının yarısı kadar dahi ilgi görmemesi biraz da insanımızın sosyokültürel bakış ve tarihe ilgi eksikliği ile ilgilidir.
Bugün yapmaya çalıştığımız ve devamı gelecek olan etkinliğimiz ile bu konuda farkındalık yaratabilmek için ilk adımı atıyoruz.
Birazdan hocalarımız Milet okulunu ayrıntılı bir şekilde anlatacaklar, bilgi verecekler. Didim’in ve dünyanın en büyük hazinelerinden olan ilk felsefe okulu “Milet okulu” da bilgi edinmenin, evrenin düzenini ve yapısını doğal nedenlerle açıklamaya çalışmıştır. Onun için ilk felsefe okulunun yanında bu okulun filozofları da aslında ilk bilim adamları olarak kabul edilirler. Çünkü matematik, astronomi gibi bilimsel konularda çalışmalar ile dünyayı yorumlamaya çalışmışlardır.
Biliyoruz ki; , Thales ana maddenin ‘su’, Anaksimondros ‘sonsuz ve sınırsız olan’, Anaksimenes ‘hava’ olduğunu düşünmüş ve bunu ispatlamaya çalışmışlardır.
Az önce belirttiğim gibi Didim belediye başkanı olarak bu ilk adımı atarken Didim’in bu hazinesine sahip çıkmaya devam edecek ve Didim’i yeniden tarih, sanat ve kültürün nefes alan, yaşayan bir medeniyet kenti olarak kurgulamaya çalışacağım.
Tabi çoğu siyasetçi bu konuların politik kazancı olmayacağını düşünüyor ve uzak duruyorlar. Tarihin üzerine asfalt döküldüğünü görmüşsünüzdür. Son dönemlerde felsefe biraz daha popüler olsa da, halkımız açısından felsefe ve siyaset yapmak hep olumsuz şekilde algılanmış ve küçümsenmiştir. Halkımızın duygularına tercüman olan uzaylı sanatçımız Mustafa Topaloğlu Felsefe Yapma isimli şarkısında aslında genel yaklaşımı özetliyordu; Düşünme, öğrenme, bilme, bildiğini anlatma.
Oysa Aristotales’in söylediği gibi ‘ Bütün insanlar, doğal olarak bilmek isterler’. Yani felsefe hayatın gerçeğidir, kabul etsek de etmesek de.
Birileri hayatın anlaşılmasını ve anlamlandırılmasını istemediler ve mevcut düzenin olduğu gibi sürmesini istediler. Marx’ın ‘filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır; oysa asıl mesele onu değiştirmektir’ fikri belki de değişmek istemeyenleri korkutmuştu.
Biz siyasetçiler dünyayı iyi yönde değiştirme çabamızın bilgisini ve ana fikrini felsefeciler ve filozoflardan alıyoruz. Her şeye rağmen doğru bildiğini yapmaktan vazgeçmeyen Sokrates’ten öğrendiklerimiz bizleri daha cesur kılıyor. Ne söylemişti ünlü savunmasında:
‘Soluk aldığım ve aklım başımda olduğu sürece felsefeyle uğraşmaktan, size öğütler vermekten ve tanıdığım herkese doğruyu anlatmaktan vaz geçmeyeceğim. Evet, beyler beni berat ettirseniz de ettirmeseniz de, yüz kere ölmem gerekse bile bilin ki davranışlarımı değiştirmeyeceğim.’
Onun için bizler de hem felsefeye hem de gerçeğin siyasetine sahip çıkacağız. Yani felsefe yapmaya da siyaset yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü bilmek ve değiştirmek istiyoruz. İnanın değiştireceğiz.” İfadelerini kullandı.
HÜRAYDIN HABER/ D.Temel Yurdaer
Aydın HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.