deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler betpark twitter giriş süperbetin twitter giriş betebet bets10 Matadorbet vdcasino tipobet giriş onwin giriş Deneme Bonusu Siteleri girisonwin.org giris grandpashabet grandpashabet giris 2023

NCDT
İşeri
Saygın YAPI

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISINDAN SURUÇ KATLİAMI MECLİS KONUŞMASI

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 18.11.2021 - 17:50, Güncelleme: 19.11.2021 - 18:45 1302+ kez okundu.
 

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISINDAN SURUÇ KATLİAMI MECLİS KONUŞMASI

14 Haziran 2018 tarihinde, Şanlıurfa Suruç'ta meydana gelen katliam ve ardından hastanedeki linç olayına ilişkin geçtiğimiz günlerde Şenyaşar ailesini adalet nöbetinde ziyaret ettim
CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISINDAN SURUÇ KATLİAMI MECLİS KONUŞMASI Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 14 Haziran 2018 tarihinde, Şanlıurfa Suruç'ta meydana gelen katliam ve ardından hastanedeki linç olayına ilişkin geçtiğimiz günlerde Şenyaşar ailesini adalet nöbetinde ziyaret ettim Sayın Genel Başkanımızın da önerisiyle, talimatıyla, ardından, cezaevindeki Fadıl Şenyaşar'ı da ziyaret ettim. Şimdi, bu olay hakkında Sayın Meclisimizi ve bizleri izleyen, tüm ülkemizdeki adalet için vicdanı sızlayanları da bilgilendirmek isterim. Ne oldu 14 Haziran 2018'de? Siyasi partilerin seçim çalışmalarında bulunduğu bir süreçte Adalet ve Kalkınma Partisinin Şanlıurfa Milletvekili Adayı Sayın İbrahim Halil Yıldız Suruç'ta seçim çalışması yapar iken Şenyaşar ailesinin, Celal ve Adil Şenyaşar'ın iş yerini ziyarete gelir, iş yerinde yapılan görüşme sonrasında, tam kapıdan çıkar iken beyaz gömlekli bir zat -videoları izlediğim için çok net söyleyebilirim- dönüp Celal ve Adil Şenyaşar'a hakaret ve küfür içerikli cümleler kurar; arkasından, olay arbedeye dönüşür, polis yatıştırır, polis ayrıldıktan sonra 10-15 kişilik bir ekip gelir, iş yerinde Adil ve Celal Şenyaşar'ı dövmeye, kapı pencere kırıp her tarafı dağıtmak üzereyken Fadıl Şenyaşar koşar gelir ve orada 3 kardeş yaralanır, bir de Yıldız ailesinden bir vatandaş da orada yaralanır ve ambulansla hastaneye giderler. Olayı öğrenen Esvet ve Emine Şenyaşar yani anne ve baba hastaneye gider. Hastanenin kapısında, Esvet Şenyaşar serum sopasıyla dövülür. Hemen acil müdahale için acil müdahale odasına alınır. Acil müdahale odasını basan bir grup Esvet Şenyaşar'ı yangın söndürme tüpüyle linç eder ve öldürür. Bu olay Emine Şenyaşar yani eşinin gözleri önünde cereyan eder. Peki, bugün hangi aşamadayız? Aslında, ifade ettiğim gibi, iş yerinde olan olay ile hastanedeki olay hukukta bağlı suçtur, birbirinden ayrılamaz ama 19 Kasım 2019'da dosya ayrılır. Hastanedeki olay... Kırk bir aydır soruşturma devam ediyor görünüyor, kırk bir aydan beri dosya üzerinde gizlilik kararı var ve kırk bir aydan bu yana hiçbir şekilde hiçbir şüphelinin, tanığın ifadesi alınmadı, gözaltı işlemi uygulanmadı yani bu dosya kırk bir aydır uyutuluyor. İş yeri dosyasında da hem Enver Yıldız hem Fadıl Şenyaşar hakkında hüküm verildi, hüküm kesinleşmedi, cezaevinde tutuklu olarak devam ediyorlar.     Peki, Enver Yıldız bu olaydan tam on yedi ay sonra bir koruma ordusuyla gelip adliyeye kendi teslim oldu. Bu süreçte, mahkeme dosyasında 30 tutanak var. Enver Yıldız için gidiliyor eve; bulunamıyor, bilinmiyor, tanınmıyor. 30 tutanak... Peki, Enver Yıldız'ın "tape"leri var, yine mahkeme dosyasında. Ne diyor? "Ee, ne oldu şu mahkeme işi, bir sıkıntı var mı?" diye soruyor Mehmet ismindeki kişi. Bu "tape"ler, mahkeme dosyasındaki "tape"ler arkadaşlar. "Yok, valla daha ifadeye gitmedim, oraya yeni bir savcı atanmış; o, göreve başlarsa gidip ifade vereceğim." diyor, bunu söyleyen Enver Yıldız. Ardından diyor ki: "Ben evimdeyim, telefonum açık, kimse gelmedi, buradayım, bekliyorum." Ardından diyor ki: "Ne oldu?" "Bizimkiler hastanede babayı linç etmişler." diyor ve buna rağmen herhangi bir soruşturma henüz açılmadı. "Bir gelişme var mı?" diye 3 Eylülde İbrahim Enver'i arıyor: "Yok, Halil'i bekliyorum. İşte, o savcı var ya, o gelsin diye bekliyorum." diyor. On yedi ay sonra sanıyorum koşullar oluşturuldu ve Enver gitti ifadesini vererek tutuklandı. Şimdi, ben buradan soruyorum: Kırk bir ayda 10 savcı değişti, 10 savcı neyi bekledi? Yoksa isteklerine göre bir savcı bulamadıkları için mi dava açılmıyor? İşin en ilginci, biten dava dosyasında "tape"lerde diyor ki: "Bizimkiler babayı linç ettiler." Ama buna rağmen hâlâ hiçbir şüpheli ifadeye çağrılmadı. Peki, kırk bir aydır gizlilik kararı olan dosyada hastanedeki kayıtlara ne oldu, tutanaklar ne durumda; bilmiyoruz. Deliller karartıldı mı, bilmiyoruz. Peki, ben soruyorum: Geciken adalet, adalet midir? Şenyaşar ailesi; o 2 oğlunu, eşini kaybeden Emine Şenyaşar ve babasını ve 2 kardeşini kaybeden, linç edilen, katledilen Ferit Şenyaşar iki yüz elli dört gündür adliye önünde nöbet tutuyor. Şimdi, aile ne istiyor? Aile, adalet istiyor. Bunu terör olayı olarak lanse ettiler ama yani -bozuk saat bile günde 2 kez doğruyu gösterirmiş ya- 13 Kasım günü Adalet ve Kalkınma Partisi Şanlıurfa Milletvekili Sayın Fakıbaba çıktı dedi ki: "Bu, bir terör eylemi değildi, bunu ben gördüm, tanıklık ettim ve 'terör eylemi' denildiğinde vicdanım sızladı ve Genel Başkanımızı aradım, bunun bir terör olayı olmadığını ve bu şekilde lanse etmemesi, konuşmaması gerektiğini de ifade ettim." Şimdi, buradan Adalet Bakanına, bizleri izleyen bütün hukukçulara ve tüm vicdanlı yurttaşlara sesleniyorum: Şenyaşar ailesinin adalet çığlığına ses verin ve bir an önce adalet yerini bulsun. Teşekkür ederim. HÜRAYDIN GAZETESİ    
14 Haziran 2018 tarihinde, Şanlıurfa Suruç'ta meydana gelen katliam ve ardından hastanedeki linç olayına ilişkin geçtiğimiz günlerde Şenyaşar ailesini adalet nöbetinde ziyaret ettim

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISINDAN SURUÇ KATLİAMI

MECLİS KONUŞMASI

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

14 Haziran 2018 tarihinde, Şanlıurfa Suruç'ta meydana gelen katliam ve ardından hastanedeki linç olayına ilişkin geçtiğimiz günlerde Şenyaşar ailesini adalet nöbetinde ziyaret ettim Sayın Genel Başkanımızın da önerisiyle, talimatıyla, ardından, cezaevindeki Fadıl Şenyaşar'ı da ziyaret ettim.

Şimdi, bu olay hakkında Sayın Meclisimizi ve bizleri izleyen, tüm ülkemizdeki adalet için vicdanı sızlayanları da bilgilendirmek isterim. Ne oldu 14 Haziran 2018'de? Siyasi partilerin seçim çalışmalarında bulunduğu bir süreçte Adalet ve Kalkınma Partisinin Şanlıurfa Milletvekili Adayı Sayın İbrahim Halil Yıldız Suruç'ta seçim çalışması yapar iken Şenyaşar ailesinin, Celal ve Adil Şenyaşar'ın iş yerini ziyarete gelir, iş yerinde yapılan görüşme sonrasında, tam kapıdan çıkar iken beyaz gömlekli bir zat -videoları izlediğim için çok net söyleyebilirim- dönüp Celal ve Adil Şenyaşar'a hakaret ve küfür içerikli cümleler kurar; arkasından, olay arbedeye dönüşür, polis yatıştırır, polis ayrıldıktan sonra 10-15 kişilik bir ekip gelir, iş yerinde Adil ve Celal Şenyaşar'ı dövmeye, kapı pencere kırıp her tarafı dağıtmak üzereyken Fadıl Şenyaşar koşar gelir ve orada 3 kardeş yaralanır, bir de Yıldız ailesinden bir vatandaş da orada yaralanır ve ambulansla hastaneye giderler. Olayı öğrenen Esvet ve Emine Şenyaşar yani anne ve baba hastaneye gider. Hastanenin kapısında, Esvet Şenyaşar serum sopasıyla dövülür. Hemen acil müdahale için acil müdahale odasına alınır. Acil müdahale odasını basan bir grup Esvet Şenyaşar'ı yangın söndürme tüpüyle linç eder ve öldürür. Bu olay Emine Şenyaşar yani eşinin gözleri önünde cereyan eder.

Peki, bugün hangi aşamadayız? Aslında, ifade ettiğim gibi, iş yerinde olan olay ile hastanedeki olay hukukta bağlı suçtur, birbirinden ayrılamaz ama 19 Kasım 2019'da dosya ayrılır. Hastanedeki olay... Kırk bir aydır soruşturma devam ediyor görünüyor, kırk bir aydan beri dosya üzerinde gizlilik kararı var ve kırk bir aydan bu yana hiçbir şekilde hiçbir şüphelinin, tanığın ifadesi alınmadı, gözaltı işlemi uygulanmadı yani bu dosya kırk bir aydır uyutuluyor. İş yeri dosyasında da hem Enver Yıldız hem Fadıl Şenyaşar hakkında hüküm verildi, hüküm kesinleşmedi, cezaevinde tutuklu olarak devam ediyorlar.

 

 

Peki, Enver Yıldız bu olaydan tam on yedi ay sonra bir koruma ordusuyla gelip adliyeye kendi teslim oldu. Bu süreçte, mahkeme dosyasında 30 tutanak var. Enver Yıldız için gidiliyor eve; bulunamıyor, bilinmiyor, tanınmıyor. 30 tutanak... Peki, Enver Yıldız'ın "tape"leri var, yine mahkeme dosyasında. Ne diyor? "Ee, ne oldu şu mahkeme işi, bir sıkıntı var mı?" diye soruyor Mehmet ismindeki kişi. Bu "tape"ler, mahkeme dosyasındaki "tape"ler arkadaşlar. "Yok, valla daha ifadeye gitmedim, oraya yeni bir savcı atanmış; o, göreve başlarsa gidip ifade vereceğim." diyor, bunu söyleyen Enver Yıldız. Ardından diyor ki: "Ben evimdeyim, telefonum açık, kimse gelmedi, buradayım, bekliyorum." Ardından diyor ki: "Ne oldu?" "Bizimkiler hastanede babayı linç etmişler." diyor ve buna rağmen herhangi bir soruşturma henüz açılmadı. "Bir gelişme var mı?" diye 3 Eylülde İbrahim Enver'i arıyor: "Yok, Halil'i bekliyorum. İşte, o savcı var ya, o gelsin diye bekliyorum." diyor. On yedi ay sonra sanıyorum koşullar oluşturuldu ve Enver gitti ifadesini vererek tutuklandı.

Şimdi, ben buradan soruyorum: Kırk bir ayda 10 savcı değişti, 10 savcı neyi bekledi? Yoksa isteklerine göre bir savcı bulamadıkları için mi dava açılmıyor? İşin en ilginci, biten dava dosyasında "tape"lerde diyor ki: "Bizimkiler babayı linç ettiler." Ama buna rağmen hâlâ hiçbir şüpheli ifadeye çağrılmadı. Peki, kırk bir aydır gizlilik kararı olan dosyada hastanedeki kayıtlara ne oldu, tutanaklar ne durumda; bilmiyoruz. Deliller karartıldı mı, bilmiyoruz.

Peki, ben soruyorum: Geciken adalet, adalet midir? Şenyaşar ailesi; o 2 oğlunu, eşini kaybeden Emine Şenyaşar ve babasını ve 2 kardeşini kaybeden, linç edilen, katledilen Ferit Şenyaşar iki yüz elli dört gündür adliye önünde nöbet tutuyor. Şimdi, aile ne istiyor? Aile, adalet istiyor. Bunu terör olayı olarak lanse ettiler ama yani -bozuk saat bile günde 2 kez doğruyu gösterirmiş ya- 13 Kasım günü Adalet ve Kalkınma Partisi Şanlıurfa Milletvekili Sayın Fakıbaba çıktı dedi ki: "Bu, bir terör eylemi değildi, bunu ben gördüm, tanıklık ettim ve 'terör eylemi' denildiğinde vicdanım sızladı ve Genel Başkanımızı aradım, bunun bir terör olayı olmadığını ve bu şekilde lanse etmemesi, konuşmaması gerektiğini de ifade ettim."

Şimdi, buradan Adalet Bakanına, bizleri izleyen bütün hukukçulara ve tüm vicdanlı yurttaşlara sesleniyorum: Şenyaşar ailesinin adalet çığlığına ses verin ve bir an önce adalet yerini bulsun.

Teşekkür ederim.

HÜRAYDIN GAZETESİ

 

 

Ankara HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve huraydingazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.