ZOR ZAMANLARDA ŞEKİLLENMEK
"Beni öldürmeyen şey güçlendirir" der, Nietzsche.
Ölmediysek güçlü müyüz acaba gerçekten?
Yaşadığımız sorunlarda, zor zamanlarda neler yaptığımız, bu süreçlerle nasıl baş ettiğimiz psikolojik sağlamlığımızdan geçiyor.
Yani ölmemiş olmak, sorun yokmuş gibi görünmek, hatta mutlu rolü yapmak mümkün...
Ama bunların hiçbiri, gerçekten sağlıklı baş ettiğimizi gösteren belirtiler değil.
Peki, zor zamanlarda sağlıklı başa çıktığımızı nasıl anlarız?
Her şeyden önce, zor bir duyguyla başa çıkmak demek, onu hemen çözmek ve mutlu olmak demek değil. Belki en yaygın yanlış inançlardan biri bu...
Öncelikle sorunun bizim için büyüklüğü, ardından çözüm için kaynaklarımız sorunları çözmede iki önemli aşama.
Yani var olan sorunu belki olduğundan daha küçük ve kolay aşılabilir görüyorsak, içinden çıkmak daha kolay olacak. Ancak olduğundan zor gördüğümüzde de çözüm daha uzak gibi görünecek. Burada önemli olan, nasıl algıladığımız.
Aynı zamanda kaynaklarımız, yani çözüm için elimizde olan güç de belirleyici şeylerden.
Ölmedik ama sürünmemek için bizi ayakta tutan şeyler acaba neler?
Bu dertleştiğimiz bir arkadaş, aile bireyi ya da sosyal çevremiz olabilir. Sorunu çözmeye giden yolda iyi gelecek her şey, kaynaklar kısmına dahil.
Sevgilisinden yeni ayrılan biri, hiç acı çekmiyor ve üzülmüyor gibi davranıp arkadaşlarıyla sürekli eğlenmeye gidebilir. Ancak burada duyguları yaşamadan hiçbir şey olmamış gibi devam etmek sağlıklı bir başa çıkma mekanizması olmayacaktır. O nedenle sahip olunan kaynakların ne ölçüde ve nasıl kullanıldığı da önemlidir.
Doğru kaynaklarla, iyi gelen yollarla; ancak duyguları da bastırmadan geçirdiğimiz zor süreçler, içinden geçtiğimiz zamanların bizi geliştirmesini, olgunlaştırmasını da sağlayabilir.
Unutmayalım ki dışardan nasıl göründüğümüz ya da görünmeye çalıştığımız değil, içsel olarak ne kadar iyi hissettiğimiz aslolandır.